21 Kasım 2018 Çarşamba

EĞİTİM TOPLUMU DEĞİŞTİREBİLİR Mİ? MICHAEL W. APPLE KİTAP ÖZETİ



Merhaba👋  Bu bölümde Eğitim Toplumu Değiştirebilir Mi? kitabını sizlere özetlemek ve kendi yorumlarımı da sizlerle paylaşmak istedim. Kitap toplam 8 bölümden oluşmuştur. Eğer diğer bölümleri yayımlamamı isterseniz aşağıda yorumlar kısmına yorum bırakabilirsiniz.

eğitim toplumu değiştirebilir mi apple ile ilgili görsel sonucu


Eğitim Toplumu Değiştirebilir Mi?

  1. Eğitim Toplumu Değiştirebilir mi?

Eve Dönüş
Yazar Wisconsin’de ve ABD’de eğitime verilen değerin oldukça yüksek olduğundan bahsediyor. Dikkati asıl Arjantin’e çekmek istiyor ki burada gözlenen siyasi olayların eğitime nasıl etki ettiği tartışılıyor. Orada iktidara sahip olmanın en önemli şartı eğitimin kötüleşmesidir. Böylelikle kötü politikalar için bilinçli insanları azaltarak aksine oy kullanılmasını da azaltıyor. Öğretim adeta bir kirlilik kaynağı olarak görülüyor. Bu bize yabancı mı?

Okulları Değiştirmek, Piyasaları Değiştirmek
Yazar bu konuya şöyle bir giriş yapmıştır: Slovenya’ya sığınan mültecilerin örgütlendikleri iki şeyden biri okul olmuştur. Onlara göre saygılı olan bir toplumun demokratikleşmiş bir eğitim sistemine ihtiyacı vardır. Bu değer bölümü okurken o zamanlar için bana inanılmaz geldi. Eğitime bu denli önem vermeleri, geleceklerini nesillere aktarmayı düşünmeleri takdire şayandı.
Mültecilerin aksine bir de New Orleans’ta insanların yaptıkları hataları doğal afetlere bağlayanlar piyasanın eğitim üzerine etkisini kalıp gibi ortaya koymuştur. Buradaki olay ebeveynlerin okul seçmesi, mevcut okulların kötü, yeni okulların iyi olarak adlandırılmasıdır.
Bir de ırkçılık. Diğerlerini kirletme çabası. Diğerlerini toplumdan dışlayarak toplumda statü farkı oluşturup istedikleri güce sahip olabilirlerdi. İşte bu, seçim piyasalarındandır.
Piyasaların vazgeçilmezi ise kesinlikle dildir. İktidarda kalmak isteyenler dili oldukça iyi kullanır ve ortaya iki kavram atarlar: ‘’Biz’’ yani güçlü olanlar, kar edenler; ‘’Biz olmayanlar’’ yani tüketiciler.

Farklı Olabilir
Bazı ülkelerde reform hareketlerine karşı demokratik alternatifler oluşmaya başlanmıştır:
Eğitim kurumları.
İnsanlar geleceklerini inşa etmek için okullar yapmaktadırlar. Herhangi bir olası kötü şartlarda bile eğitim kurumları seferber olacaklardır. Halkına saygılı, dürüst bireyler yetiştirecektir.
Tabi gelişen şartlara yönelik yazarın da dediği gibi ilerlemeci hareketlerin olacağı gibi paralel olarak da geriletici hareketler de olacaktır.

Yakınlaşmak ve İttifaklar Kurmak
Yazar bu bölüme başlangıç yaparken kendinden ve rahatsızlığından bahsetmiştir. Arteriti kötüleşmeye başladığı sıralarda ona üniversitede daha iyi bir eğitim sağlayabilmesi için engelli formu doldurulmuş ve elektronik masa, sandalye yardımı yapılmıştır. Yazar da yaşadığı bu durum içerisinde eğitim ile yakından ilişki kurabilmiştir. Ayrıca engellilerin sosyal yaşamlarında, eğitim ortamlarında eşit haklara sahip olunma çabalarından bahsetmiştir. Yazar ezilen bir grubun içerisinde yer almadan ‘Eğitim toplumu değiştirebilir mi?’ sorusunun cevabını kimsenin veremeyeceğinden söz etmiştir.
Ben bu son söze katılıyorum. İnsanın başına bir şey gelmeden o olayın getirdiği zorlukları beraberinde taşıyamıyor.

Duygusal Eşitlik
Yazar burada Lynch, Baker ve Lyons’un Duygusal Eşitlik adlı kitabından bahsediyor. Kitapta duygusal eşitliğin sevgi, ilgi ve dayanışma olduğundan söz ediyor. Kitap önemli noktaların altını çiziyor. Bunlar: Hayattaki duygusal unsurların, sermayelerin ve cinsiyet ve sınıf kesişimlerinin seviyelerinin önemidir. Yani bu kitap kısaca engelli kişilerin sevgi, ilgi ve dayanışma ile uğraşmalarını tasvir ediyor.
Yazar da bu konulara ek olarak şuanki eğitimde eğitim kurumlarının ürüne dönüşmesinden yani eğitimcilerin eşit olmayan bir ortamda sadece sınav sonuçlarıyla başarılı sayılan bireyler yetiştirilmesinden şikayetçidir. Sevgi, ilgi ve dayanışma ile rekabet, özelleştirme ve bencil bireyciliğe karşı çıkılmasını istiyor.

Okul Ne Yapar?
Yazar bu bölümde eğitimden bahsetmiştir.
Eğitim her yerdedir. Mağazada, fabrikada, çiftlikte… Eğitimi ‘dışarı’dan bağımsız düşünemeyiz. Yazar örnek olarak okullardan bahsetmiştir. Okulları insanların çalıştığı yer olarak betimlemiştir. Yemek servisini yapan bir kadın, bina bakımıyla ilgilenen bir erkek, okuldaki sekreter ise çoğunlukla bir kadın olmuştur. Bu zamanlarda bile kadın erkek eşitliğinden bahsetmek güçken o zamanlarda da aynı sistem devam etmekteydi. Eşit düşünme, eşitlik kavramı burada bizleri yaralıyor işte.
Ücretli çalışma yerleri olan okullar, ekonominin bütünleyici bir parçası olmakla beraber sınıf, ırk, cinsiyet hiyerarşilerine meydan okuyor.
Okullarda çocuklar hayatlarının uzun bir kısmını burada geçiriyorlar. Orada kendi benliklerini bulup gerek statü bilinci olsun gerekse kendinden farklı başkalarıyla olan iletişimleri gelişip güçleniyor.

Risk Almak
Okul bazen eylem yeri olarak görülebilmektedir. Yazar da bunun bir risk olduğundan bahsediyor. Bu risklerden biri kibirdir.
Öğretmenler eksik yönleri olup olmadığını denetleyici herhangi bir yaklaşımda bulunmamakla birlikte eksikliklerini de kabullenmemektedir.
Derslerde de konuştuğumuz gibi bu bir toplumda istenmeyen en son şeydir. Her öğretmen insandır ve insani duygular taşır. Elbet yanlışlarımız olacak. Ama önemli olan yanlışlarımızın olabileceğini öğrenmek ve meslektaşlarımızla bilgi birikimimizi paylaşmaktır. Ancak o zaman toplumda öğretmenlik anlayışı değişir ve eğitimin düzeyi de bu bağlı olarak gelişir, güçlenir.
Bir diğer risk ise insanların kendi hayatlarını kendilerinin inşa etmesini olumsuz yönde etkilemektir. Şuna da bir açıklık getirmek gerekirse eğer birey kendi hatalarından ya sorumluluklarından yola çıkarak bir başlangıç yapamazsa o birey ne kendine ne de topluma yarar sağlar.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder